Kanser ve Kanser Tedavisi
 
  ANA SAYFA
  KARACİĞER KANSERİ
  MİDE KANSERİ
  BEYİN KANSERİ
  KOLON REKTUM KANSERİ
  MEME KANSERİ
  TRİOD GUATR KANSERİ
  AKCİĞER KANSERİ
  DERİ KANSERİ
  BAŞ BOYUN KANSERİ
  KEMİK KANSERİ
  LENF LENFOME KANSERİ
  BÖBREK KANSERİ
  GIRTLAK KANSERİ
  PANKREAS KANSERİ
  MESANE KANSERİ
  PROSTAT KANSERİ
  RAHİM KANSERİ
  TESTİT KANSERİ
  Tıp sözlüğü
MEME KANSERİ



Meme Kanseri

Meme vücudumuzun dışını örten, kaplayan derinin uzantısı olup süt salgılayan bir salgı bezidir. Tıpkı yağ bezi, ter bezi gibidir.

Meme iki ana yapıdan oluşmaktadır. Birinci kısım süt salgılar tıp dilinde buna lobül (süt bezi) diyoruz. Salgılanan sütü meme
başına getiren kanallar ise ikinci kısım olup bunada tıp dilinde "duktus" denilir.

Memenin bu yapısal özelliğini bir üzüm salkımına benzetebiliriz. Salkımın taneleri lobulusler ve taneleri birleştiren sapçıklar ise
duktus (süt kanalı) ve salkımın sapının ucu ise meme başı olarak düşünülebilinir.

Meme kanseri dediğimizde meme dokusu içerisinde normalde olmayan olağandışı yapıdaki kanser hücrelerinin varolması
anlaşılır. Meme iki yapıdan meydana geldiği için meme kanseri de esas itibari ile 2 guruptadır;

a- Süt kanallarında görülen kanser (duktal kanser)

b- Süt bezlerinde görülen kanser (lobüler kanser)

Bu iki gurup kanserde en sık görüleni duktal kanserdir. Birde bunlarda başka iltihabi meme kanserinden söz edilebilir. Bu kanser hem duktal hem de lobüler yapıda olabilir. Fakat görünüm olarak meme sıcak, kırmızı ve şişmiştir. Daha çok süt veren annelerde kanser geliştiği zaman böyle iltihabi yapı da görülür

Meme Kanseri Belirtileri
Meme kanserinde en sık görülen şikayet yeni bir şişlik veya kitle saptanmasıdır. Şişlik genellikle ağrısız, sert ve kenarları düzensizdir. Bununla birlikte, bazı kanserlerin ağrılı, yumuşak ve düzgün kenarlı olabileceği unutulmamalıdır.

Meme kanserinin diğer belirtileri şunlardır:
Meme cildinde kalınlaşma
Meme cildinde çukurlaşma olması
Meme başında ağrı veya meme başının içeri çekilmesi
Meme başında veya meme cildinde kızarma ya da yara oluşması
Meme başlarında asimetri olması
Bu yakınmaların çoğunlukla iyi huylu meme hastalıklarında da görülebileceği unutulmamalıdır. 

Meme Kanseri Tedavisi

Meme kanserinin tedavisinde en çok cerrahi, radyoterapi, hormonal tedavi ve kemoterapi uygulanmaktadır. Ayrıca kemik iliği nakli veya kök hücre nakli ve immunoterapi de uygulanmaktadır. Tedavi, başlıca lokal ve sistemik olarak ikiye ayrılmaktadır. Lokal tedavide amaç tümörün kendisinin ortadan kaldırılmasıdır; bunun için operasyon ve radyoterapi uygulanmaktadır. Sistemik tedavinin amacı meme dışına yayılmış kanser hücrelerinin ortadan kaldırılmasıdır; bu amaçla kemoterapi, hormonal tedavi ve immunoterapi uygulanmaktadır.
Cerrahi Operasyon: Meme kanseri tanısı alan hastaların çoğuna cerrahi operasyon uygulanmaktadır. Operasyonun amacı kanser dokusunun tamamen çıkarılmasıdır. Operasyon; kemoterapi, hormonal tedavi veya radyoterapi gibi tedavilerle birlikte uygulanabilir. Operasyon, memedeki kanserden başka koltukaltı lenf bezlerinin de alınarak (aksiller diseksiyon) kanser yayılımının olup olmadığının değerlendirilmesini sağlar. Ayrıca meme dokusu alındıktan sonra ortaya çıkan şekil bozukluğu kısmen düzeltilebilir (rekonstrüktif operasyon). İleri evre kanserlerde cerrahi operasyonla bazı yakınmalar giderilebilir. Meme kanserinde en sık kullanılan cerrahi operasyon tipleri kısaca şöyledir:
Lumpektomi: Normal meme dokusu ile çevrili kanserli dokuyu içerecek şekilde memenin bir kısmının çıkarılmasıdır. Genellikle bu işlem sonrasında yaklaşık olarak 6 hafta süren radyoterapi uygulanır.
Parsiyel mastektomi: Memenin dörtte birinin veya daha fazlasının kanserli dokuyla birlikte çıkarılması işlemidir. Bu operasyon sonrasında genellikle 6-7 hafta kadar süren radyoterapi uygulanır. Meme kanserli kadınların bir kısmında, parsiyel mastektomi veya lumpektomi yeterli bir cerrahi yaklaşımdır. Bu iki yaklaşımla tedavi edilen kadınlar arasında sağkalım açısından önemli bir farklılık saptanmamıştır.
Simple veya total mastektomi: Bu yöntemde meme dokusunun tamamı çıkarılır fakat, koltukaltı lenf bezleriyle meme dokusu altındaki kas tabakasına müdahele uygulanmaz.
Modifiye radikal mastektomi: Meme dokusunun tamamıyla birlikte koltukaltı lenf bezlerinin bir kısmı çıkarılır.
Radikal mastektomi: Daha önceleri çok sık olarak kullanılan bu yöntemde, meme dokusunun tamamı, koltukaltı lenf bezleri ile beraber meme dokusu altındaki göğüs duvarının kasları da alınır. Günümüzde bu girişimin yerini benzer etkinlikte ve daha az yanetkiye sahip olan modifiye radikal mastektomi almıştır.
Aksiller diseksiyon: Lenf bezlerine kanser yayılımının olup olmadığını anlamak için, koltukaltı lenf bezlerinin çıkarılması işlemidir. Bu bölgede kanser hücrelerinin saptanması, tedavinin planlanmasında ve hastalığın seyrinde çok önemlidir. Bu işlemin en önemli yanetkisi, lenfödem olarak isimlendirilen kolda kalınlaşma olmasıdır. Bu yanetki, tedavi edilen her on kadından bir-iki’ sinde görülmektedir. Özellikle radyoterapi alan hastalarda bu risk daha da artmaktadır. Kolda kalınlaşma, ağrı ve gerginleşme olan hastaların hekimleri ile görüşmeleri gereklidir. Genellikle kolun kalınlaşmasından korunma ve bunun azaltılmasına yönelik tedaviler uygulanır. Gerekirse fizik tedavi yöntemleri kullanılır.
Sentinel lenf nodu biyopsisi: Bu yöntemde kanserli bölgeye radyoaktif madde veya boya enjekte edilir. Bu madde, ilk olarak kanserli bölgenin lenf dolaşımının açıldığı ilk lenf bezine ulaşır. Bu lenf bezine sentinel (bekçi) lenf nodu denir. Eğer kanserli bölgeden yayılım olduysa öncelikle bu bez tutulur. Eğer bu bezde kanser hücreleri saptanırsa daha çok lenf bezi çıkarılır. Eğer bu bezde kanser hücreleri saptanmazsa diğer lenf bezlerinin çıkarılması gerekli değildir. Bu işlem daha yeni uygulamaya başlanmıştır ve tamamen deneyimli bir ekip tarafından uygulandığı taktirde başarılıdır. En önemli avantajı, aksiller diseksiyon denen koltukaltı lenf bezlerinin alınması işleminin daha az uygulanmasını sağlayarak lenfödem gibi yanetkilerin azalmasını sağlamasıdır.
Rekonstrüktif cerrahi: Bu işlem, kanserin tedavisinde yer almaz. Mastektomi olarak isimlendirilen meme dokusunun tamamen çıkarılması işleminden sonra kozmetik açıdan eskisine benzer hale getirilmesidir. Bu işlem, operasyondan önce plastik cerrahi hekimiyle görüşülerek planlanır.
Kemoterapi: Kemoterapi; kanser hücrelerinin öldürülmesi için ilaçların kullanılmasıdır. İlaçlar, genellikle toplardamardan (intravenöz) veya ağızdan (peroral) uygulanmaktadır. Kan dolaşımına geçen ilaçlar, vücudun diğer kısımlarına dağılarak etkilerini gösterirler. Kemoterapi, cerrahi tedaviden sonra verilirse adjuvant kemoterapi olarak isimlendirirlir. Burada amaç, vücuda yayılmış olması muhtemel kanser hücrelerinin ortadan kaldırılarak hastalığın tekrarlama riskinin azaltılmasıdır. Kemoterapi ayrıca, ilk tedaviden sonra veya tanı anında yaygın hastalığı bulunanlarda uygulanmaktadır. Cerrahi girişimden önce kemoterapi verildiğinde neoadjuvant kemoterapi olarak isimlendirirlir. Buradaki amaç kanser kitlesinin küçültülmesi ve cerrahi girişimin daha kolay uygulanabilmesini sağlamasıdır. Neoadjuvan kemoterapinin bir başka yararı da, ilaç tedavisine alınan yanıtın incelenebilmesidir. Eğer ilaca yanıt yoksa, farklı bir ilaç kullanılmalıdır. Kemoterapi, belli aralıklarla verilir. Bu araların amacı, vücudun kendisini toplaması içindir. Toplam süre, 3-6 ay kadardır. Genellikle, çeşitli ilaçların birlikte kullanılması, tek ilaç kullanılmasından daha etkilidir.
Kemoterapinin yanetkileri genellikle kullanılan ilaçlara ve uygulanan dozlarına bağlıdır. Yan etkileri genel olarak şöyle sıralayabiliriz;
*bulantı ve kusma
*iştahsızlık
*saç dökülmesi
*ağızda yaralar çıkması
*adet değişiklikleri
*beyaz kan hücrelerinin azalmasına bağlı infeksiyona eğilimin artması
*çürükler oluşması ve kanama
*yorgunluk
Bu yanetkiler genellikle tedavi devam ettiği sürece görülür. Şiddeti, kişisel farklılıklar gösterir. Yan etkiler ile ilgili olarak daha geniş bilgi için ‘Kemoterapi ve Yan Etkileri’ isimli bölümü okuyunuz.

Radyasyon tedavisi: Radyoterapi; kanser hücrelerini öldürmek için yüksek enerjili ışınların (x-ray gibi) kullanılmasıdır. Radyasyon, vücut dışından (eksternal radyoterapi) uygulanabildiği gibi radyoaktif maddenin direkt olarak tümör içine yerleştirilmesi ile (implant veya internal radyasyon) de uygulanabilir. Meme kanserinin tedavisinde çoğunlukla eksternal radyoterapi uygulanmaktadır. X-ray düzenli olarak uzun periyodlarla verilir. Hastalar genellikle, hastaneye yatırılmadan haftanın beş günü olmak üzere toplam 6 hafta radyoterapi alırlar. Her bir tedavi sadece birkaç dakika sürer. Tedavi ağrısızdır. Radyoterapi, cerrahi öncesinde de tümörü küçültmek için kullanılabilir. Cerrahi sonrasında kullanılmasının amacı; memede, koltukaltında ve göğüs duvarında geride kalması muhtemel kanser hücrelerinin öldürülmesidir.
Radyoterapinin başlıca etkileri; meme derisinde kalınlaşma, tedavi sahasında kızarıklık ve yorgunluktur. Bu değişiklikler, yaklaşık olarak 6-12 ayda düzelir. Bazı kadınlarda radyoterapi sonrasında meme küçülür ve sertleşir. Gebelik boyunca, fetusa zararlı olacağı için radyoterapi uygulanmamaktadır.
Hormon tedavisi: Dişilik hormonu östrojen, bazı kadınlarda meme kanseri hücrelerinin büyümesini arttırabilir. Östrojenin etkilerini önleyen tamoksifen gibi ilaçlar, bu büyümeyi engelleyebilir. Tamoksifen; tablet olarak ağızdan, yaklaşık 5 yıl kadar kullanılır. Yeni çalışmalarda, erken evre meme kanseri olan kadınlarda yaşa bakılmaksızın bu ilacın yararı olduğu gösterilmiştir. Meme kanserinde kullanılan, östrojenin etkilerini engelleyen birçok ilaç vardır. Hastaların bu konuda hekimleri ile görüşmeleri gereklidir. Raloksifen isimli ilaç, meme dokusunda östrojenin etkilerini engellemektedir. Raloxifen’ in kadınlarda, meme kanseri gelişme riskini azaltıp azaltmadığı yönünde çalışmalar devam etmektedir.
Otolog kemik iliği transplantasyonu ve periferik kan kök hücre nakli: Çok yüksek dozlarda kemoterapi ve radyoterapinin uygulanması; kanser hücrelerini öldürürken hastaların kemik iliğinde bulunan ve kan hücrelerinin oluştuğu kök hücrelerini de öldürmektedir. Kemik iliğinde bulunan kök hücrelerinin hasara uğraması, beyaz kan hücrelerinin oluşumunu azaltır ve bu da çok ciddi, ölümcül olabilen mikrobik enfeksiyonlara yol açar. Kemik iliği nakli ve periferik kan kök hücre nakli; yüksek doz tedavi uygulanmasından sonra kan hücrelerinin üretimini sağlayan kök hücrelerin hastaya verilmesi ile hastanın normale dönüşü hızlandırılır. Bu işlemlerde; hastanın kök hücreleri kemoterapi verilmeden önce çeşitli yöntemlerle toplanır. Kök hücreler; hastaların çevresel kan dolaşımından (periferik kan) veya kemik iliğinden toplanabilir. Kök hücreler, kan hücrelerinin oluşmasını sağlayarak tedavinin ağır yan etkilerinin azalmasını sağlar. Kemik iliğinden kök hücre toplanması işlemi sırasında kanser hücrelerinin de toplanan kök hücreler içine karışabilme riskinin daha yüksek olması nedeni ile periferik kan kök hücre nakli daha avantajlıdır. Periferik kan kök hücre nakli, çoğu hastada hastaneye yatırılmadan toplanabilmekte ve işlem esnasında genel anestezi gerekmemektedir. Kök hücre nakli; hastalığın tekrarlama riski çok yüksek hasta grubunda adjuvant tedavide veya ileri evredeki hastaların tedavisinde kullanılabilir. Bu tedavinin etkili olup olmadığı halen klinik çalışmalarda araştırılmaktadır. Standart tedavilerden üstün olduğu henüz gösterilememiştir.
İmmunoterapi: HER2/nue olarak bilinen ve büyümeyi uyaran protein, normal meme hücrelerinin yüzeyinde az miktarlarda görülürken meme kanseri hücrelerinde daha çok olarak görülmektedir. Trastuzumab (Herceptin) isimli ilaç, bu proteinin etkisini engellemektedir. Bu proteine aşırı miktarda sahip olan meme kanserleri, daha saldırgan ve tedaviye daha dirençli seyredebilmektedir. Meme kanserli hastaların yaklaşık olarak % 30’ unda bu protein kanser hücrelerinde bulunmaktadır. Herceptin; meme kanseri hücrelerinin çoğalmasına neden olan HER2/nue proteinin etkilerini engelleyip, immun sistem olarak isimlendirilen savunma sisteminin kanser hücreleriyle mücadelesine yardım ederek etkisini göstermektedir. Herceptin; günümüzde genel olarak standart hormonal tedavi veya kemoterapinin yetersiz olduğu hastalarda kullanılmaktadır. Tek başına veya diğer kemoterapi ilaçları ile birlikte kullanılmaktadır. Uzun süreli kullanılabilmektedir. Bu ilacın ılımlı derecede yan etkileri vardır.
 
   
Bu sitede yer alan hiçbir bilgi / içerik / açıklama hekim tavsiyesi yerine geçmez Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol