Kanser ve Kanser Tedavisi
 
  ANA SAYFA
  KARACİĞER KANSERİ
  MİDE KANSERİ
  BEYİN KANSERİ
  KOLON REKTUM KANSERİ
  MEME KANSERİ
  TRİOD GUATR KANSERİ
  AKCİĞER KANSERİ
  DERİ KANSERİ
  BAŞ BOYUN KANSERİ
  KEMİK KANSERİ
  LENF LENFOME KANSERİ
  BÖBREK KANSERİ
  GIRTLAK KANSERİ
  PANKREAS KANSERİ
  MESANE KANSERİ
  PROSTAT KANSERİ
  RAHİM KANSERİ
  TESTİT KANSERİ
  Tıp sözlüğü
MESANE KANSERİ




Mesane Kanseri
: Kanser kelimesi herkesi korkutan bir kelimedir. Ancak özellikle mesane kanseri bu kadar korkutucu olmamalıdır çünkü erken tanı ve tedavide genellikle tam olarak iyileşme söz konusudur. Genellikle 50-70 yaş arasında sıktır ve erkeklerde kadınlardan 3 misli daha fazladır.
Erkek mesane kanseri olması riski kadınlardan üç kat daha fazladır. Amerika da her yıl yaklaşık kırk bin yeni mesane kanseri olayı teşhis edilir ve onbeş binden fazla ölümün nedeni bu hastalıktır. Mesane kanseri kırk yaşın altındakilerde nadiren görülür. Bunun en azından çevresel faktörlerle ilişkili olduğu düşünülmektedir. Bu hastalık sigara içenlerde boya, kimya ve lastik sanayiinde çalışan işçilerde daha fazla görülür.
Mesane (idrar torbası) idrarın birikmesi ve boşalmasını sağlayan organımız olup, mesaneyi oluşturan hücrelerin kontrolsüz olarak çoğalmasına da mesane kanseri denir.

Eğer bu hücre çoğalması yalnızca mesanenin yüzeysel katmanı ile sınırlıysa buna yüzeysel mesane kanseri denir. Eğer hücre çoğalması derinleşip kas ve yağ tabakasına da geçerse buna derin (invaziv) mesane kanseri denir.

Mesane Kanseri Belirtileri:A- İntravezikal Kemoterapi: Süperfisiyal mesane kanserli hastalarda en büyük problem, tümörlerin nüksetmesidir. İleri stage ve gradli tümörlerde nüks oranı daha fazladır. Nüksü önlemek önemlidir. İmmuno veya kemoterapik ajanların üretral kateterden mesaneye verilmesi rekürrens oranını azaltmak içindir. İntravezikal tedavinin 2 amacı vardır; birincisi profilaktik diğeri ise tedavi amacıdır. Kullanılan ajanlar 6-8 hafta, haftada bir kullanılmakta ve sonra aylık veya iki ayda bir sürdürülmektedir. Teropatik ajanların intravezikal verilmesi ile, primer olarak irriratif semptomlar gözlenmesi doğaldır. Sistemik yan etkilerinin görülmesi azdır. Çünkü mesaneye verilen ilaçların mesane lümenini geçmesi oldukça sınırlıdır. Gross hematürisi olan hastalarda intravezikal kemoterapinin verilmemesi de sistemik komplikasyonları önleyecektir. İntravezikal ajan verildikten sonra mesanedeki ilacın kalış süresi 1-2 saat olmalıdır. Günümüzde en sık kullanılan ajanlar, Mitomycin-C, Thiotepa, Doxorubicin, Bacillus Calmette-Gurih (BCG) dir.

1- Mitomycin-C: Mitomycin-C; Antitümoral, DNA senaaaini inhibe eden bir ajandır. Moleküler ağırlığı 329, sistemik toksitesi minimaldir. Mitomycin-c ile komplete cevap %36-78 oranında değişmektedir. Transüretral rezeksiyondan sonra rekürrensi %33 oranda azaltmaktadır. Yan etkileri %10-43 oranındadır. Yan etkileri oranında daha ziyade irritatif semptomlar yer almaktadır. Mitomycin-C alanların %6'sında ellerde ve genital bölgede kızarıklar gözlenebilir.

2- Thiotepa: Alkille edici bir ajandır, monokül ağırlığı 189 ve 30 mg. haftalık dozlarda kullanılır. Komplet cevap %55 civarındadır. Rekürren oranı oldukça azdır. Sistemik yan etkileri fazladır. Trombositopeni ve lokopeni %9 oranında gözlenir. İrritatif semptomlar oldukça azdır. Hastalara ilaç verilmeden önce kan sayımı yapılmalıdır.
İdrarda kan;

-Pelvik sancı (ön ve yanlardaki kalça kemiklerinde sancı);

-İdrar yapmada zorluk;
Tam olarak sebebi belirlenmemiş olan bu hastalığın her yaşta görülmesi mümkün olduğu gibi, çoğunlukla 60 yaş üstünde görüldüğünden ileri yaş hastalığı olarak düşünülebilir. Kadınlara göre erkeklerde 3 kat daha fazla görülen bu hastalığın en önemli sorumlusu, sigara kullanımıdır.

Sigara içmeyenlere göre içenlerde 10 kat daha fazla rastlanan bu kanser, genetik yatkınlığı olanlar ile kimyasal maddelere uzun süre maruz kalanlarda (boya, lastik, deri vb sanayiilerinde çalışanlar gibi) sıklıkla gözlenmektedir.

Tekrarlayan idrar yolu hastalıklarında, böbrek taşı rahatsızlığı olanlarda, uzun süre sonda kullanmak zorunda olanlarda mesane kanseri riski artmaktadır.

Hastalığın belirtileri arasında idrardan kan gelmesi, işeme esnasında ağrı ve sık idrar isteği bilinen bulgular olmakla beraber, farklı hastalıkların da belirleyicisi olduklarından kesin değillerdir. Fakat idrardan kan gelmesi ciddi bir olaydır ve hastanın mesane kanseri olmadığı teyit edilmelidir.
3- Doxorubicin: Monokül ağırlığı 580 dir ve sistemik yan etkileri oldukça azdır. Komplet cevap %38 dir. Profilaktik bir ajandır. Sistit görülen yan etkilerindendir.

4- BCG Bacilius Calmette Gurih: BCG, mikobacterium, bovinin canlı şusudur. BCG'nin antitümöral etki mekanizması bilinmektedir. İntravezikal instilasyondan sonra mukozal ülserasyon ve granüloma oluşumu görülmektedir. Böylece helper T lenfositlerini aktive etmektedir. Karsinoma insituda BCG teropatik ve profilaktik amaçla oldukça etkilidir. Komplet cevap %36-71 oranındadır. Rekürren oranı, transüretral rezeksiyondan sonra %11-27 oranındadır. Hastaların çoğunluğunda irritatif semptomlar gözlenmektedir. Hemorajik sistit %7 oranında gözlenir. Sistemik enfeksiyon %2 oranında gözlenir. Hastalardaki orta ve ılımlı enfeksiyonda isoniazit (INH) (300 mg. günlük) verilir vede BCG dozu azaltılır. İsoniazit intravezikal BCG verilmeden 1 gün önceden başlanır. (Hastada şiddetli şikayetler varsa intravezikal BCG verilmesi durdurulur. INH ve Rifampicin (600 mg./gün) verilir. Hastada septik tablo varsa (ateş, konfüzyon, hypotansiyon, respiratuar yetersizlik) INH+rifampicin+etambutol (1200 mg.) ve Siklosporin (500 mg. günde iki kez) verilmelidir.

Mesane Kanseri Tedavisi
Kanserli Mesane Röntgeniİdrarda kan bulunması ileri teşhis yöntemlerinin uygulanmasını gerekli kılar. Genellikle ilk test sitoloji olmaktadır. Mesanede tümör varlığı, sistoskopi ile araştırılır. Bu işlemde sistoskop denilen özel bir aletle cinsel organdan girilerek mesane göz ile değerledirilir. Tümör görüldüğünde patolojik inceleme için parça alınır.

Hastalığın tedavi şekli ve yoğunluğunun belirlenmesinde evre ve derecesi, tümörün yeri ve hastanın genel sağlık durumu göz önüne alınır.

Tümörün derinliği ve mesane dışında yayılımı bu planlama için esas teşkil eder. Cerrahi, kemoterapi, radyoterapi gibi metodlar sözkonusudur. Tümör saptanan hastalara transuretral tümör rezeksiyonu (TUR) yapılır. Yapılan cerrahi müdahale sonrası patolojik inceleme evrelendirme için gereklidir. Tanı konduğunda %85 mesane ile sınırlıdır. Lenf modülleri tutulumu ve uzak metastazlar %15 lerdedir. Tümörün ilerlemesi, tekrarlaması, karakterinin kötüleşmesi, patolojik derecesiyle yakın olarak ilişkilidir. Patolojik dereceleri yüksek olanlarda yaşam şansı %30larda kalmaktadır.

Mesane kanserindeki en büyük handikap, nüks oranı en yüksek kanserlerden biri olmasıdır. Bu yüzden hasta sık sık doktor tarafından kontrol edilmelidir. Operasyondan hemen sonra birden fazla tümör varsa, 2cm den büyükse, kötü yerleşimliyse ürologun tecrübesine göre tam temizlenememişse ve nüks etme ihtimali varsa, 8 haftada bir olmak kaydıyla BCG (tüberküloz aşısı), Mitomycin, Ebirubicin gibi kimyasal ajanlarla yıkanarak ameliyattan kalan tümör hücreleri öldürülmeye ve nüks ihtimali en aza indirilmeye çalışılır.

Mesane TümörüMesane duvarında derinleşmiş olan tümörler için ise TUR denilen operasyon kesinlikle tedavi sağlayamayacağı için radyoterapi, yani ışın tedavisi gerekmektedir.

Radikal sistektomi denen yöntem ise, bölgesel lenf bezleri ve mesanenin olduğu gibi parçalanmadan çıkartılmasını takiben, barsaklardan alınan parçalarla yapılan bir mesaneye bağlanan idrar yolları, ve yeni mesanenin anüse, cilde ya da eski idrar kanalına bağlanmasıdır.

Bu ameliyatlar erkekte ve kadında bazı farklılıklar gösterir ki erkeklerde lenf nodülleri mesane ve prostat, bazen üretra; kadınlarda ise lenf nodülleri, mesane, yumurtalıklar, rahim ve vajinanın üst bölümü çıkartılmaktadır. Operasyonlar öncesi ve sonrasında kemoterapik uygulamalar da söz konusu olabilir.

Yüzeysel mesane kanserindeki tedavi genellikle tümörün kendisinin alınması şeklindedir. Bunun için büyük bir ameliyat gerekmez, çünkü cerrah tümörü bir sistoskop aracılığıyla alınabilir.

Yüzeysel tümörün alınmasından sonra biyopsiyi ihtiva eden sistoskopik değerlendirme her 3 ile 6 ayda bir kanserin yeniden oluşup oluşmadığını belirlemek için yapılır. Eğer bu olay yinelenirse, tümör yeniden sistoskopi ile alınabilir. Ancak bu sefer gelecekteki mesane kanseri olasılığını azaltmak için kanserle mücadele edici ilaçlar verilir.

Eğer hastalık mesane kasları ve yağ dokusunu kaplarsa mesanenin kendisinin, erkeklerde de prostat bezinin de birlikte olmak üzere, alınması gerekir. İlerlemiş mesane kanseri olan kadınlarda da yumurtalıkların, rahmin ve vajinanın bir kısmının alınması gerekir.

Mesanenin alınması, idrarın geçeceği bir açıklığın yaratılmasını gerektirir. Bunu yapmanın değişik yolları vardır. En başarılı olan tekniklerden birinde üreterler, bir parça bağırsaktan yapılmış yapay bir mesaneye bağlanırlar. Yani mesane göbeğin yan tarafından vücudun iç kısmına tutturulur. Daha sonra idrarı giysilerin altından vücut üzerinde bir torbaya boşaltmak üzere karın duvarından bir delik açılır. Buna ileal kanal işlemi denir.

Bazı hekimler, invazif (yayılma gösteren) mesane kanseri için bu operasyondan sonra radyasyon terapisi ve kemoterapi önerirler. Tümör lenf ise kemoterapi kullanılabilir. Metastatik hastalığı (diğer organlara yayılan kanser) olan şahısların %30 ile 70 i arasındaki kısmında kemoterapi kanserin yayılmasını kontrol altına almak ve ağrıyı hafifletmek açısından yararlıdır. Ancak bunun yararı 6 aydan daha fazla sürmez ve kanser bu süreden sonra ilerlemeye devam eder.

Mesanenin ameliyat ile alınması veya radyasyon terapisi ile devam eden kemoterapinin bir kombinasyonu yayılma gösteren (invasiv) hastalığı olan şahısların bazılarında yaşamı uzatır.

En sık görülen ilk belirti, ağrı ya da başka bir rahatsızlık olmaksızın, idrarda kan bulunmasıdır. Sık yapılan bir teşhis hatası, idrardaki bu kanın mesane iltihabına bağlanmasıdır. Eğer mesane kanserini düşündüren şikayetleriniz varsa, doktorunuz kanserli hücreleri saptamak üzere idrar tahlili yaptıracaktır. IVP denilen özel bir böbrek röntgeni çekilebilir ve doktorun mesanenin içini görebilmesi için, sistoskopi yapılacaktır. Sistoskopi sırasında, habis hücreler açısından mikroskop altında incelenmek üzere, mesane duvarından parça alınır.

Eğer kanser saptanırsa, doktorunuz kanserin hangi evrede olduğunu saptamak için, karın ya da pelvis tomografisi isteyebilir. Kanserin mesane dışına yayılıp yayılmadığını anlamak için yapılan testler, göğüs röntgeni ve kan tahlilleridir.

Eğer mesanedeki tümör küçükse ve mesaneyi kaplamamışsa, iyileşme şansı yüksektir. Bu türden mesane kanseri olan insanların yaklaşık %50si ile 70i arasında kalan kısmı üç yıllık bir süre içerisinde iyileşme gösterecektir. Ancak kanser yine de önemli olacaktır.

Kanseri kaslara ve yağ dokusuna yayılan şahısların yaklaşık %45i radyasyon tedavisinin yapılmış olması koşuluyla en azından 5 yıl süreyle yaşarlar.

Mesane kanseri diğer organlara da sıçrayan insanların büyük bir çoğunluğu tedavi görse de 2 yıldan fazla yaşayamaz.
 
   
Bu sitede yer alan hiçbir bilgi / içerik / açıklama hekim tavsiyesi yerine geçmez Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol